Aziz ve muhterem din kardeşlerim!
Ramazan-ı şerifin kapısına gelmiş bulunuyoruz. Bu Ramazan’ı farklı bir şekilde karşılayacağız. Geçen senelerde oruç ibadetiyle birlikte, camiye daha çok gitmeye ve teravih namazına önem vermiştik, elimizden geldiği kadar her akşam farklı insanlarla iftar sofralarında buluşuyorduk. Bu sene ise oruç ibadeti ile birlikte itikafı ön plana çıkarmak zorundayız.
Müslümanlar, her şeyin Allah’ın kaderi olduğuna iman etmişlerdir. Bu salgın hastalığı da sebebi ne olursa olsun, Allah’ın kaderi ve imtihanı olduğunu unutmamalıyız. Dolaysıyla Allah’ın kaderine rıza gösterip, O’nun iradesine uygun bir şekilde ibadetlerimizi yapmamız gerekmektedir.
Bütün dünyada camiler kapalı olduğu halde, bütün Müslümanlar teravih namazlarını evde kıldıkları halde, biz bütün ümmetin durumuna bakmadan, teravih namazımızı camide kılsak, ümmeti Muhammed’den ayrı kaldığımız için Allah buna razı olur mu? Allah’ın razı olmayacağı bir teravihi neden kılalım?
Önümüzde cevap vermemiz gereken bu ve buna benzer birçok sorular var. Allah’a ibadet etmekle birlikte evde kaldığımız süre zarfında kendi durumumuzu da gözden geçirmemiz gerekmektedir. Aynı zamanda ailemiz ve akrabalarımızla ilgilenmek, yerine getirmemiz gereken görevlerimiz arasındadır.
Muhterem Müslümanlar,
Ramazan ayı, yardımlaşma ayıdır. Yardımlaşmak maddi ve manevi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Maddi yardım yapmak daha kolay olur, çünkü maddi bakımdan fakir olan yardımı reddetmez. Ancak din terbiyesi yoksulları ve ahlak fakirleri yardım kabul etmedikleri için, onlara yardım etmek daha zor, lakin daha elzemdir. İşte bu ayda herkese ihtiyacına göre yardım etmemiz gerekiyor.
Cenabı Hak oruçlarınızı, dualarınızı ve bütün ibadetlerinizi kabul buyursun. Allah Teala cümlemizden razı olsun.