Recep, Şaban ve Ramazan aylarının gelmesi münasebetiyle her yıl Başmüftülük tarafından düzenlenmekte olan ve artık bir gelenek haline gelen tartışma programının bu yıl ki konusu ,,Mübarek üç ayların arifesinde’’ idi.  Bu yılki tartışma platformu Recep ayının ilk günü 25 Şubat (Salı) 2020 tarihinde saat 18:30’da Başmüftülüğün Medya – Kültür merkezinde gerçekleştirildi.

Tartışma etkinliğine katılan resmi misafirler arasında Yüksek İslam Şura (YİŞ) Başkanı Vedat Ahmed, Başmüftülüğün ,,Yayınlar’’ Daire Başkanı Cemal Hatip ve Zlatograd İl Müftü Yardımcısı Hafız Bayram Uşev yer aldılar. Etkinliğin moderatörlüğünü ise Yüksek İslam Enstitüsü (YİE) öğrencisi Ayşe Amza üstlendi.

Üç katılımcıdan her biri Recep, Şaban ve Ramazan aylarını İslam takvimindeki sıralarına göre, birertane olmak üzere tanıttı.

Recep ayının anlamı nedir, Kur’an ve Peygamberimiz Muhammed’in (s.a.v.) sünnetine göre bu ayın ,,dokunulmazlığını’’ nasıl anlamalıyız?  ,,Haram aylar’’ diye bilinen diğer üç aydan neyle ayrışmaktadır ve yılın diğer aylarına nazaran fazileti nedir… Vedat Ahmed, tartışma platformunda yapmış olduğu sunumda bunlara ve daha bir çok konuya değindi. Konuşmasında Hz. Muhammed’in (s.a.v), Recep ayının İslam takviminde ki özel yerine işaret eden rivayetleri belirtti. Vurgu yaptığı konulardan bir tanesi de, çoğu alime göre Recep ayında, mesela oruç gibi yapılması tavsiye edilen özel bir ibadetin olmadığı, ancak buna dair de herhangi bir yasağın bulunmadığıydı. Konuşmasında, bu ayda farz ve nafile ibadetler arasında net bir ayırım yapılması gerektiğine, ancak nafile ibadetlerde bir sınırlama yapmanın doğru olmadığına ve aynı zamanda bu ibadetlerin bir farz olarak telakki edilmemesine vurgu yaptı.

Yüksek İslam Şura Başkanı Vedat Ahmed şunları ifade etti - ,,Hedefimiz geleneğimizi ihmal etmeden, İslami kaynaklarda belirtilen sınırları aşmadan gerekli olanları yerine getirmek olmalıdır.’’

,,Recep ayı tohumları ekme, Şaban ayı sulama ve Ramazan ayı da hasat zamanıdır. Eğer bizler daha şimdiden hazırlanmaya, Allah’a teslimiyetimizi gözden geçirmeye, ibadetlerimiz için daha fazla zaman ayırmaya, kötü huylarımızdan vazgeçmeye çalışırsak, Razaman ayı için daha iyi hazırlanmış olacağız ve hasadımız daha bol olacaktır’’ sözlerini de ekleyerek konuşmasını sevgili Peygamberimizin şu duası ile bitirdi:

     "Allahım! Bize Receb ve Şaban'ı mübârek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır!"                                                                 

Tartışmada ki konusu Şaban ayı olan Cemal Hatip, üç ayların ,,kutsallığı’’ konusunda alimlerin görüş ayrılığına dikkat çekti. ,,Kur’an’da bu ayların daha değerli zaman dilimleri olduklarına dair hiçbir kanıt bulunmamakta, ancak İslam takvimindeki diğer aylara nazaran daha faziletli olduklarına dair deliller mevcuttur.’’ diyerek konuyu noktaladı. Konuşmasında Hz. Muhamemmed’in (s.a.v ), Şaban ayının faziletini gösteren onlarca hadisini örnek verdi ve bu ayda orucun ne ifade ettiğine dair bir çok rivayet zikretti.    

Şaban ayının Beraat gecesi ile alakalı olarak, Cemal Hatip önceki konuşmacının söylemlerini destekleyerek – insanların bu gecede ibadet yapmalarında bir sakınca olmadığını, ancak bazı ibadet türlerini farz haline getirmememiz gerektiğini ifade etti. Onun belirtmiş olduğu alimlerin görüşlerine göre cemaat halinde ibadet etmek ve insanları belirli ibadetleri zorlamak caiz değildir.

Tartışma kapsamında Zlatograd İl Müftü Yardımcısı Hafız Bayram Uşev, kendisininde belirtmiş olduğu üzere ,,Allah’ın bizlere vermiş olduğu ayların en şereflisi’’ olan Ramazan’ı tanıttı. Kur’an – i Kerim’de Ramazan ayının geçtiği tek yer neresi, oruç ne anlama geliyor ve Yüce kitabımızda Allah bizlere Ramazan ayı boyunca devam eden bu ibadeti nasıl emrediyor?

Hafız Bayram Uşev Kur’an-i Kerim’in ,,Bakara’’ suresinin 183. ayetini okuyarak şunları ifade etti -  ,,Tek başına oruç, bizlere fiziksel ihtiyaçlardan mahrumiyet getiren bir şey değildir. Oruç, içimizde ki benliğimizin değişimine sebep olacak bir şey getirmektedir. Esas olan bir şeyler yemeyerek aç kalmak değil, insanda olması beklenen değişimdir.’’   Sunumunda, Müslümanların 15 yıl boyunca yılın sadece bir gününde oruç tuttuklarını örnek göstererek, İslam’da farz ibadet olan orucun tarihi kronolojisini ortaya koydu. Geçen bunca zamandan sonra, bir ay boyunca oruç tutmamızı emreden ayet indirilmiştir.

   Konuşmasında Uşev, Ramazan ayında Kur’an-i Kerim’i orijinal metninden okunmasının önemine ve bunun insanın kalbi ve ruhu üzerinde nasıl büyük bit etki yarattığına dikkat çekerek, bu ayın diğer aylardan nasıl ayrıştığını ve nasıl öne çıktığını anlattı. Uşev,  Bakara suresinin 186. ayetine dayanarak, duayı ve gücünü hafife almamamız gerektiğini ifade etti. Ayette şöyle denmekte: 

   ,,Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler. ’’

   Tartışma programı, moderatör Ayşe Amza’nın resmi misafirlere ve tüm katılımcılara teşekkürlerini arz etmesiyle sona erdi. Bunun ardından organizatörler tüm misafirleri mütevazi bir ikrama davet ettiler.

Yazar: L. Çauşeva


© Müslümanlar diyaneti. Tüm haklar saklıdır.