2019 “HOCAZÂDE” ÖDÜLLERİ TAKDİM KONUŞMASI

 

Kıymetli Misafirler, Hanımefendi ve Beyefendiler!

En kalbî duygularla bir “Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi” ödül takdim merasiminde daha sizleri “Hoşgeldiniz” diyerek selâmlıyorum. Bu ödül, Başmüftülük teşkilâtına ve Müslüman topluluğuna, dolayısıyla bütün Bulgaristan toplumuna hizmetleri ödüllendirmek için verilmektedir. Zira Müslüman topluluğu bu toplumun en önemli unsurlarından biridir. Tarihle yoğrulmuş, günümüz gerçeklerine ayna tutan ve geleceğe dönük mesajlar içeren bu önemli etkinliğimizi bir kez daha birlikte idrak etmenin mutluluğunu yaşamaktayım. Büyük bir şeref ve hoşnutlukla bu etkin olma, iyilikseverlik ve minnettarlık merasimini açıyorum. 

Saygıdeğer Hanımefendiler ve Beyefendiler!

Bulgaristan Müslümanları dinî teşkilâtının merkezî kolektif idare organı olan Yüksek İslâm Şurası 2016 yılında beş yıllık yeni görev süresine başlarken önüne belirli hedefler koydu. Bunlar arasında kurumsal gelişim de sökonusuydu. Naçizâne kurumsallaşmanın tarih ve gelenekle de irtibatlı olduğunu düşünmekteyim. O yüzden kurumların istikrarlı ve başarılı bir şekilde gelişimi dönemin ruhu muvacehesinde yenilenmekle olur. Ancak bu, tarihî gelişim sürecini tanıyarak ve geleneksel olarak yerleşmiş birtakım değerleri koruyarak mümkündür. Bizler, bu bağlamda 2017 yılı sonlarında “Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi” ödülünü ihdas ettik. İlk Başmüftümüz adına verilen bu ödül, bugünün güzel örnekleri yarına taşınabilsin diye hakikaten ve de ısrarla ortaya konmuş güzel işleri ödüllendirmektedir.

Kıymetli Misafirler!

Ülkemizdeki Müslüman topluluğu, asırlardır bu vatan toprağımızda birliktelik içerisinde imrar-ı hayat etmektedir. Dinî kurum olarak Müslümanlar Diyaneti 141 yıldır Bulgaristan’da vardır. Ülkemizin bağımsızlığının ilânıyla tesis edilen Başmüftülük müessesesi ise 109 yaşına gelmiş bulunmaktadır. Bütün bunlar sağlam kökleri olan bir topluluktan söz etmektedir. İşte bu sağlam kökler, topluluğumuzun tarihî süreç içerisinde yaşadığı zor dönemlere rağmen, bizi ayakta tutmakta ve kalplerimizi geleceğe dönük umutla doldurmaktadır.

Yâd ettiğimiz ilk Başmüftümüz Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi hakikaten zor zamanlarda hizmet vermiştir. Bunlar, Balkan Savaşlarının yaşandığı yıllardır, ama sadece o kadar da değil, aynı zamanda Rodoplarda yaşayan Müslümanların “haçın gücüyle” kimliklerinin çalındığı yıllardır. Faşizmin gölgesinde yaşanan yıllar da hiç kolay geçmemiştir. Ancak komünist totaliter dönemi en büyük zorlukların yaşandığı yıllardır. Çünkü tanrıtanımaz komünistler önceki dönemlerde Müslümanları asimile etmek için uygulanan bütün yöntemleri kullanmışlardır. Ama onlarla da yetinmemişler...

Koministler Müslüman-Türk kimliğimizi söküp almaya çalıştılar. Sünnetlerimize, düğünlerimize, cenazelerimize, dilimize, kültürümüze el koydular, hatta adımızı çaldılar. Hatta bununla da iktifa etmediler! Lâkin Müslümanlar da şereflerinin ayak alatına alınmasını, en değerli insan haklarının çiğnenmesini kabul etmediler. O yüzden bir psikoz oluşturularak hicret tetiklendi. Aslında o yıllarda Müslümanların yekünlü bir kısmı vatanlarından kovulurken şu sözleri terennüm ediyorduk:

Yabancı değilim

Bulgraistan

Yabancı değil tozduğum

yollarım

Mezarlarına ellerimle

İndirdiğim

Babam ve annem

Senin bağrındadır

Bulgaristan

Yabancı değilim ben...

 

Muhterem Hâzirûn!

Neden bu duygusal anlara daldım? Çünkü yaşananları unutmamalıyız! Unutursak, tekrarlanır... Bununla birlikte sahip olduklarımızın farkına varmalı ve kıymetlerini bilmeliyiz. Elimizdekiler bizi şükretmeye, sahip olduklarımız ve haklarımızı arama hususunda sorumlu davranıp daha fazla gayret göstermeye sevk etmelidir.

10 Kasım 1989 tarihinden sonra totaliter rejimin dönmez denen tekerleğinin geri dönmeye başladığı zamanlar geldi. Nefes aldık. Belirli ölçüde ecdat mirasına dokunma fırsatı bulduk. Fakat geri dönmeye başlayan tekerlek bir yerde takılıp kaldı, durakladı... Hatta öyle zamanlar oluyor ki, geçmişin “parlak” karanlık günlerine itiliyor.

Otuz yıl olmasına rağmen, Bulgaristan Müslümanlarının hayatının uğradığı bahsi geçen “kapkaranlık tüneller”in sürekli ve kalıcı durumlar olmayıp geçici vakalar olduğu hususunda hâlâ ikna olamadık. Daha doğru ifade etmek gerekirse, kimlik kodlarımızı söküp alarak bizleri “bütünleştirme” gayreti içerisinde olan bazı kişi ve çevrelerin olduğunu söylememiz gerekiyor... Fakat bunu kabul etmeyen, hatta bu tür karanlık heveslere karşı çıkan hakikaten haysiyetli şahsiyetler de var. Onlardan birileri olarak bizler de onları hayır namına desteklemeliyiz. İşte tam bu husus bizleri ümtilendirmekte, iyilerden olma ve iyiliği yayma, adaletli olup hakkı savunma sorumluluğu yüklemektedir.  

Değerli Misafirler!

Bizler geleceğimizden sorumluyuz ve bu sadece kendi geleceğimizle sınırlı değil... O yüzden geçmişten ibret alarak hakka, adalete, bilgiye, irfana, demokratik esaslar ve saygıya dayalı hakikaten parlak bir geleceği inşa etmeliyiz. İnanıyorum ki, bugün “Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi” ödüllerine lâyık görülen şahsiyetler de bu uğurda emin adımlarla yürümüş ve yürüyeceklerdir. Bu sebeple kendilerini candan tebrik ediyorum.

Sözlerimi nihayete erdirirken bugünkü güzel etkinliği yoğun çalışmalarıyla bizlere hazırlayıp sunan bütün Başmüftülük çalışanlarına teşekkür ediyorum. Bugün ödüllendireceğimiz güzel insanlarla bizleri tanıştıran teklif sunanlara  da bilhassa müteşekkirim. Değerleri ve ümidi taçlandıran bu mütevazı etkinliğimizi teşrifleriyle bizleri memnun eden siz kıymetli misafilerimize de şükran borçluyum.

 

8 Aralık 2019                                                       VEDAT S. AHMED

 

Sofya                                                                   Yüksek İslâm Şurası Başkanı

 


© Müslümanlar diyaneti. Tüm haklar saklıdır.