Azerbaycan’ın Nahçıvan Şehri 2018 İslâm Kültür Başkenti Seçildi 

Dr. Nargiz Gurbanova, 12.01.2016’da özel ve tam yetkili Azerbaycan’ın Bulgaristan Büyükelçisi seçilmiştir. Seçilmeden önce, Büyükelçi Gurbanova, Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü Müdürü görevini yürüttü ve yurtdışında Azerbaycan Ekonomi teşviği, evrensel ve bölgesel ekonomi örgütleriyle ortaklığı ve iki taraflı ekonomi ilişkileri ile bölgesel ekonomi işbirliği sorumlusuydu.

Dr. Nargiz Gurbanova, Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’ndaki görevine 2001 yılında başladı.  2004-2007 yılları arasında Azerbaycan’ın Avusturya Büyükelçiliği’nde çalışmıştır.  2010-2013 yılları arasında ise Azerbaycan’ın ABD Büyükelçiliğinde görevlendirilmiştir. Büyükelçi Gurbanova “Azerbaycan Cumhuriyeti Diplomatik Hizmetlerin 90. Yıldönümü” jübile madalyası ile ödüllendirilmiştir. Avusturya, Viyana Üniversitesi Felsefe Bölümünde doktora yapmıştır.  

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Bulgaristan Büyükelçisi Dr. Nargiz Gurbanova ile Röportaj

Sn. Büyükelçi, geçen sene Azerbaycan’da İslâmi Dayanışma Senesinin kutlandığı bilinmektedir. Bununla ilgili birçok etkinlik gerçekleştirildi ve farklı faaliyet türleri oluşturuldu. Azerbaycan devletinin bu yöndeki sıkı çalışmaların sonuçları nelerdir?

Azerbaycan nüfusunun çoğu Müslüman olduğunu ve bu dini modelin zamana dayandığını biliyoruz. Bunun sebebi, Azerbaycan halkının her zaman İslâm’ın temizliğini ve güzelliğini muhafaza edebildiği ve koruyabildiğidir. Azerbaycan’da, İslâm değerlerine ve dinin saflığına bağlılığın korunmasının en iyi metodu bulunmaktadır. Azerbaycan, laik bir ülke olmasına rağmen, devlet-din ilişkileri güçlüdür ve devletin, halkın pekişmesini sağlamaktadır. Çoğu Müslüman ülkelerinde olmadığı gibi, Azerbaycan’da dinimiz halkımızı birleştirip birlik olmasını sağlıyor, devletin pekiştirilmesi ve ilerlemesine hizmet ediyor. Azerbaycan halkı ise, İslâm’ın üzerinde kurulan kendi milli ve ahlâkî değerleriyle, kendini İslâm aleminden ayrılmaz bir birim olarak görmektedir. Azerbaycan, Müslüman ülkeleri arasındaki dayanışmaya ve işbirliğine devlet siyasetinin öncelikli yönü olarak büyük önem vermektedir. 2017 senesini İslâm Dayanışma Senesi olarak ilan edip 4. İslâm Dayanışma Oyunları’nın ev sahipliğini yaptı ve  “2017- İslâm dayanışma senesi: dinler a ve kültürler arası diyalog”  konulu uluslararası konferansı gerçekleştirerek bütün dünyaya İslâm’ın barış ve birlik ruhunun dini olduğunu gösterdi.

Devletiniz İslâm Dayanışma Yılı’nı ilan etmesiyle İslâm alemiyle işbirliğine ne kadar büyük önem verdiğini gösterdi. Azerbaycan’ın ev sahipliği yaptığı görüşmelerde Bulgaristan Müslümanlarının temsil edilip edilmediklerini bilmek isterdik.

Elbette, Bulgaristan’da Müslüman kardeşlerimize her zaman büyük önem vermişizdir ve ev sahipliği yaptığımız görüşmelerde ülkenizi yüksek seviyede temsil etmeleri bizi mutlu ediyor. Yukarıda bahsedilen konferans, Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in katılımıyla geçen sene 21 Aralık’ta Bakü’de gerçekleşti. Bu konferansta ülkeniz, Bulgaristan Cumhuriyeti Başmüftüsü Mustafa Hacı ve Bulgaristan Başmüftülüğü Genel Sekreteri Celâl Faik tarafından temsil edilmişti. Başmüftünün, ülkemizdeki İslâmî ve çok kültürlü değerlere, din toplumlarının birlikte yaşamasına ve Azerbaycan halkının İslâm’a bağlılığına ve diğer dinlere saygısına yüksek puan vermesi de mutlu ediyor. 

2009 yılında Bakü Şehrinin İslâm Kültürü Başkenti olarak seçilmesinden sonra bu sefer bir Azerbaycan şehri daha bu şerefe nail oldu. Nahçıvan Şehri, hangi özellikleriyle İslâm Kültürü Başkenti olarak seçilme imkanını kazandı?

İslâm Kültürü Başkenti statüsünü kazanmak için belli şartların karşılanması gerekiyor. Bu statüyü kazanmayı iddia eden şehrin zengin tarihi, bölgesel ve evrensel seviyede bilimin, sanatın ve edebiyatının gelişmesine katkıda bulunması ve hem İslâm’ın, hem de bütün dünyanın kültüründe yeri olması lazım.

Milli değerlerin korunması ve muhafaza edilmesi bakımından Nahçıvan, paralel olarak İslâm Kültürüyle birlikte canlanma dönemini de geçirmiştir. Arazisi küçük, manevi önemi ise büyük olan Nahçıvan, tarihi bakımdan Orta Doğu’daki en eski kültür merkezlerinden biridir. Burada eski zamanlardan insanlar yaşamaktadır. 5000 sene önce Nahçıvan’ın Şehir kültürünün oluşturulması, bu eski Azerbaycan toprağındaki uygarlığın gelişmesinin en önemli göstergesi olarak kabul ediliyor. Nahçıvan ülkemize de büyük katkı sağlamıştır. Binlerce sene boyunca Azerbaycan Türkleri burada yaşamaktadır ve büyük devlet adetlerinin temellerini kurmuşlardır.

İslâm’ın kabulüyle, Nahçıvanlı aydınlar tarihimizi ve kültürümüzü İslâmî mimarinin gelenekleri ve Türk-İslâm kültürünün değerli modelleriyle zenginleştirmişlerdir. 12. Yüzyılda da yaşamış olan Mimar Acemi Nahçıvani, yalnız Azerbaycan’da değil, aynı zamanda bütün Orta Doğu’da ve İslâm mimarisinde yeni bir mimarlık yönü oluşturmuştur.

Ama Azerbaycan’ın, tarihin hiçbir döneminde ayrılamayan toprağı Nahçıvan, 1920’de Zangezur bölgesini Ermenistan’a vermesiyle birlikte Azerbaycan’da ayrılmıştır, böylece kuşatmada kalmıştır. Zengin kültürü olan Nahçıvan, Sovyet dönemindeki bütün yasaklamalara rağmen, uzun yıllar boyunca İslâm kültürünün gelenekleri korunmaktadır ve bugün bu gelenekler genç nesillere de aktarılmaktadır.

Nahçıvan’daki tarihi anıtlar arasında, insan toplumunun canlanmasını temsil eden Hz. Nuh Peygamber’in mezarı, Kuran-ı Kerim’de bahsedilen Ashab-ı Kehf mağarası, gizemli Duzdağ mağarası, Azerbaycan’ın Ortaçağ tarihinden eşsiz anıtlar – Yusuf Kuseyiroğlu’nun türbesi, Nahçıvan Hanlarının evi – Han Sarayı, Nahçıvan’daki “Came” camisi v.s. Güzelliğinden dolayı, Ortaçağ yazarları Nahçıvan’a olarak “Nakş-i Cihan” (Dünyanın Süsü) adını vermişler.

2005 yılından itibaren, Azerbaycan’a bağlı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin ilan edilmesiyle, 1200’den fazla evrensel, milli ve bölgesel değeri olan tarihi anıt tespit edilmiştir. Bunlardan yaklaşık 70’i, tarihi değerinin korunması amacıyla restore edilmiştir.

Mümine Hatun ve Gülistan’ın türbeleri, Hanegah Köyü anıt kompleksi, Ordubat “Kayseriye” anıtı, Doğu Hamam, medrese binası-zaviye, Han Sarayı, “Karabağlar” anıt mezar kompleksi, Alınca kalesi, Yengice banyosu, “İmamzade” Kompleksleri ve yaz soğutucuları (buzhaneler) yeniden tarihsel görünümlerini almaktadır.

Bu arada iki şeyi vurgulamak istiyorum – Hanegah Köyü Anıt Kompleksi ve “Ashab-ı Kehf”. Ortaçağ Azerbaycan topraklarında çalışan en büyük ve etkileyici objelerden biri, Hanegah Anıt Kompleksidir, tamamen restore edilmiş ve ziyaretçilere açılmıştır. Bu kompleks içinde olan mozolede, XIV. yüzyıldan Hurufilik fıkrasının kurucusu Fazlullah Naîmi ve İmadettin Nesîmî Hoca gömülüdür. Günümüzde de birçok ülkeden ziyaretçiler bu anıtı ziyaret etmekte ve kendilerine manevi temizlik ve huzur getirdiğine inanmaktadırlar.

Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen ve Nahçıvan’ın yakınında bulunan “Ashab-ı Kehf” dini ve kültürel kompleksi, yüzlerce sene boyunca insanlara manevi destek vermekte ve onların barınağı olmaktadır. 

Bugün Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nde 209 cami hizmet vermektedir. Bunlardan 72’si yeni inşa edilmiş, 95 cami ve 23 “pir” yeniden inşa edilmiş ve onarılmıştır. Nahçıvan şehrinin güneyinde, “Nahçıvankale” Tarihi ve Mimari Müze Kompleksi ve Hazreti Nuh’un türbesinin yanında büyük bir cami inşa edilmektedir. On beş kubbeli camii külliyesi iki tane 40 metre yüksekliğinde minare, 2 medrese  ( birisi erkek, diğeri kadınlar için)  ve bir kütüphaneden oluşmaktadır. İbadethanenin 2000 kişiyi alabilecek kapasitesi vardır. 

Bulgaristan’da da Azerbaycan hoşgörüsü ve yardımseverliği ile meşhurdur.  Bunun parlak bir örneği, “Haydar Aliyev” Vakfı desteği ile Veliko Tırnovo “Trapezitsa” Mimari Müzesi’nin restorasyonudur. Bunun yanı sıra, uluslararası kararlardan  Azerbaycan topraklarının işgal altında olduğunu bilmekteyiz. Bu durum, Azerbaycan topraklarındaki  İslâm’la ilgili tarihi ve dini anıtların korunmasına nasıl etki etmiştir?

Azerbaycan Devleti, iç politikasında yüksek seviyede bütün anıtların ve tarihi mirasın örneklerinin korunması amacıyla etkinlikler gerçekleştirmektedir. Maalesef, ülkemizin her yerinde bu etkinlikleri gerçekleştiremiyoruz. Ermenistan’ın işgal ettiği maddi-kültürel anıtlarla zengin olan Karabağ Bölgesi’nde bulunan İslâm’la ilgili bütün müzeler, camiler ve anıtlar yıkılmıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti Dini Kurumlarla Çalışma Devlet Komitesi tarafından hazırlanan listede, Ermenistan tarafından işgal edilen Azerbaycan Yukarı Karabağ Bölgesi’nde ve diğer bölgelerde 403 tarihi ve dini anıt işaret edilmiştir. Bunlardan 67 tanesi cami, 144 “tapınak” ve 192 tanesi ibadethanedir. Ermenilerin en çok yıktığı şeyler İslâmî anıtlar, camiler, türbeler ve başka ibadethanelerdir. İşgal edilen topraklarda İslâm döneminden kalan tarihî anıtların yıkılmasının sebeplerinden biri, üzerlerinde İslâmî yazıtların bulunmasıdır. Tam bu nedenden dolayı resmi şekilde Yukarı Karabağ ve etrafında bulunan 67 camiden (Şuşa’da 13, Ağdam’da 5, Fuzuli’de 16, Zengilan’da 12, Cebrayil’de 5, Kubadlı’da 8 ve Laçın’da 8) 63 tanesi tamamen yıkılmıştır, 4 tanesi ise kısmen yıkılmış ve kullanılamaz haldedir. Ancak uluslararası kuruluşların baskısıyla, Ağdam “Cuma” camisinin duvarları ve Şuşa “Aşağı Gövherağa”, “Yukarı Gövherağa” ve “Saatlı” camilerinin korunması mümkün oldu. Bir kere daha Azerbaycanlılara karşı hoşgörüsüzlük ve nefretlerini sergileyerek Ağdam “Cuma” camisinde domuz da olmak üzere evcil hayvanlar tutmaktadırlar.

Yukarıda bahsedilenlerle ilgili Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından “Ermenistan’ın işgali altında bulunan Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarında bulunan İslâm’la ilgili tarihi ve kültürel mirasın yıkılması” ve “Azerbaycan Tarihi ve Kültürel Mirasının, Ermenistan Cumhuriyeti’nin Azerbaycan Cumhuriyeti’ne karşı devam ettirdiği saldırganlığın sonucuyla yıkılması ve incitilmesi” raporlarını hazırladı ve UNESCO, BM, AGİT, Avrupa Konseyi, İslâm İşbirliği Teşkilatı, ISESCO ve diğer uluslararası kuruluşlara sundu.

Bu kültürel modeller yalnız Azerbaycan halkının değil, bütün insanoğlunundur. Bu bağlamda, halkımızın asırlık tarihi geçmişten kalan tarihsel ve kültürel anıtların korunması, uluslararası öneme sahip bir sorudur. Bu saldırı yalnız Azerbaycan’a veya İslâmî kültüre değil, bütün insanoğlunun kültürüne karşıdır. 

 

Röportajımızın sonunda, Nahçıvan şehrinin 2018 İslâm Kültür Başkenti  seçilmesinde rol oynayan  hangi önemli noktalara değinmek istersiniz?

Vurgulamak isterim ki, Nahçıvan Bölgesi, kadimliği ve modernliğiyle,  dini, milli ve etnik tolerans gelenekleriyle kendini ayırt etmektedir ve İslam Kültürü Başkenti’nden beklenen şartları karşılayarak, Azerbaycan’da yeni bir bakış açısı açmaktadır.  Bu yeni bakış açısı da İslâm dinine bilimsel ve kültürel yaklaşımdır. Bu yaklaşımın temel özelliği, Azerbaycan halkının, bütün İslâm dünyasında laik yönetimin nadir modellerinden biri olması ve en yüksek hoşgörülü değerlere sahip olmasıdır. Azerbaycan tarihinin hiçbir döneminde dinler arası yüzleşmenin yeri olmadı. Şu an Azerbaycan’da diğer bütün dinlerin temsilcileri rahat bir şekilde kiliselere veya sinagoglara giderek kendi ibadetlerini yapmaktadır. Bakü’de hem Ortodoks, hem de Katolik Kilisesi hizmete açıktır. Milli ve kültürel “çok renklilik”, manevi zenginleşme imkanlarıyla birlikte ülkeyi uluslararası düzeyde çok uluslu ve çok dinli olarak göstermektedir. Azerbaycan toplumunda olan yüksek toleranslı ortamın yoğunlaştırılmasının, bağımsız yönetiminin ilerlemesi yönünden çok büyük anlamı var. Bütün bunları ele alarak, Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev yakın zamanda din topluluklarına maddi durumlarını sağlaması amacıyla 1 milyon avro değerinde maddi yardım tahsisi kararı aldı.  Böylece Kafkasya Müslümanlarına 1 milyon manat, Bakü ve Azerbaycan Piskoposluğu’na 250 bin manat, Bakü Dağ Yahudileri dini topluluğuna – 250 bin manat, Bakü Avrupa Yahudileri dini topluluğuna – 100 bin manat, Azerbaycan Cumhuriyeti Katolik Kilisesi Apostolik Bölgesi’ne – 100 bin manat, Udin Hristiyanları dini topluluğuna – 100 bin manat tahsis edildi. Son yıllarda ülkede, hem bizim din kimliğimizle iligili hem de uygarlıklar arası diyalog ve tolerans konulu uluslarası etkinlikler başarıyla gerçekleştirilmektedir. İslâm kültürüne adanmış olan etkinliklerin gerçekleştirildiği yer olan Nahçıvan şehri bugünkü neslin iyi geleceği adına, hoşgörülü dinimizin ebedi ideallerine dayanarak bize uluslarası diyaloğa bir katkıda bulunmamıza fırsat vermektedir.

 


© Müslümanlar diyaneti. Tüm haklar saklıdır.